Portekiz’i Kim Kurdu ?
Portekiz’i Kim Kurdu: Avrupa’nın en batısındaki devlet olarak bilinen, bir dönem elde ettiği sömürgelerle dünyanın en büyük güçlerinden biri olmayı başarmış, İspanya ile yakın rekabet içerisinde olmuş fakat çağın değişimiyle beraber bu gücünü diğer Avrupa devletleri’ne kaptırmış olan Portekiz, bu yazımızda tarihten günümüze geçirdiği evrim ve kurucularıyla gündemimizi meşgul edecek bir ülkedir…
Tıpkı ülkemizin o meşhur jeopolitik konumu gibi Portekiz de bulunduğu coğrafi konumdan dolayı pek çok kültürün geçişine ortak olmuştur. Aynı şekilde Atlas Okyanusu aracılığıyla Avrupa’nın yeni dünyalara açılmasında da aracı olmuştur. Dünyayı dolaşıp yuvarlak olduğunu kanıtlayan Magellan’ın da bir Portekizli olduğunu hatırlatalım…
Yazımıza geçmeden önce sadece monarşiden bağımsız bir Portekiz Devleti’nin ne zaman kurulduğunu merak edenler için söyleyelim: 1910 yılında kuruldu.
O zaman Portekiz’in genel hatlarıyla tarih öncesi dönemlerde yaşadıklarından günümüzdeki Portekiz Devleti kuruluncaya kadar başından gelip geçenleri şöyle bir inceleyelim:
Eski Çağlarda Portekiz:
Bağımsız bir devlet olarak Portekiz’in var oluşundan önceki dönemlerde bölgede belli başlı devletlerin egemenliği geçerli olmuştur. Bilinen ilk zamanlarda ise bugünkü Portekiz topraklarına Keltlerin ve Lusitanyalılar‘ın gelip yerleştikleri düşünülmektedir. Keltleri çoğu kişi bilmektedir, diğer bir kavim olan Lusitanyalılar ise bugün haklarında pek bilgi olmayan yerel topluluklardan biridir.
Portekiz’in kelime kökenine de değinmeden geçmeyelim: Portekiz ismi; Latince Portas (Liman) ve Calle (Kale) kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkmıştır. Yani “liman kalesi”, “liman kaleleri” gibi bir anlam taşımaktadır ve batıya açılan limanlar olması dolayısıyla büyük ihtimalle Avrupalılar bölgeye bu ismi vermiştir.
Keltlerin ve Lusitanyalıların hakimiyeti zayıfladıktan sonra bölgede bir denizci ve Afrika rüzgarı esmiştir. Denizci bir topluluk olan Fenikeliler bölgenin kendileri için önemli konumundan dolayı ve Kuzey Afrika imparatorluğu olan Kartacalılar‘da Avrupa içlerine ilerleme arzularından dolayı bölgeyi fethetmişlerdir. Böylelikle yeni bir dönem başlamıştır. Kartacalıların Roma kapılarına kadar dayandığını hatırlatırız. İşte ondan sonraki geri çöküş, Portekiz için de yeni bir anlam ifade etmektedir. Çünkü Portekiz; M.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu hakimiyetine girmiştir. Hatta Roma İmparatorluğu Portekiz topraklarını “Lusitania vilayeti” olarak anmıştır. Lusitanya kelimesi bölgeye yerleşen ilk kavimlerden birinin ismiydi dikkat ederseniz. Dolayısıyla hâlâ bölgede var olan ve sahibi olarak kabul edilen topluluğun Lusitanyalılar olarak görüldüğü çıkarılabilir. Haklarında pek bir bilgi bulamasak da…
Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü ve Kavimler Göçü:
Evet sevgili okurlar. Kavimler Göçü’nün Orta Asya kapılarından başlayıp Avrupa Hun Devleti tarafından hızlandırıldığı düşünülse de etkileri bilinen dünyanın en batısına kadar uzanmıştır. Göç sebebiyle Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılması sonucunda bölge Vandallar ve Vizigotlar gibi Cermen kavimlerinin saldırısına uğradı. Böylelikle 500-800 yılları arası boyunca devam eden Cermen hakimiyeti başlamış oldu. Bakın tarihten bu yana ne kadar farklı toplulukları saydık. Yani buradaki etnik köken gerçekten tam bir karışım ve havuz niteliğindedir… Ama tabii ki bununla bitmiyor.
Yelkenli Sporunu Kim Buldu?
İslam devletinin Portekizi fethi ve Endülüs Emevi devri:
İber Yarımadası’nda siyasi istikrar sağlana dursun, Portekiz için Kuzey Afrika’dan gelen yeni bir tehlike mevcuttu: İslam Devleti.. Emeviler döneminde denk gelen bu fetihler sonucu Müslüman ordular Avrupa’ya ayak basmıştır. Hatta Fransa içlerine kadar ilerlemeyi başarmışlardır. Dolayısıyla Portekiz’i de fethetmişlerdir. Daha sonraları İber Yarımadası’nda hüküm süren bu Müslüman devlet Endülüs Emevi Devleti olarak adlandırılacaktır. Şunu da belirtelim; bölgedeki pek çok yerleşim biriminin ismi zamanında Arapların verdiği Arapça isimlerden türemedir. Örneğin Endülüsler’in başkenti olan Gırnata şehri bugünkü Granada’dır gibi…
711 yılında Müslümanların yarımadaya ayak basmasından 1031 yılındaki çöküşe kadar burası 300 yıllık bir İslam dönemi yaşamıştır. Bölgenin ve insanlarının gelecekte şekillenecek olan kültürel kimliğinde de tabii ki önemli rolü olmuştur. Bundan sonrası ise bağımsız bir Portekiz devletinin olduğu dönemlerdir diyebiliriz.
İlk Portekiz Devletinin ortaya çıkışı:
1031 yılında Emevi Devleti‘nin çökmesi üzerine bölgede çok sayıda Tavaif-i Müluk (Küçük beylikler) ortaya çıkmıştır ve 100 yıllık bir istikrarsızlık dönemi başlamıştır. Bu yıllar boyunca İspanya’nın kuzeyinde hâlâ topraklarını korumayı başaran kontlar reconquista (tekrar fetih) hareketini başlatmıştır ve İber Yarımadası’nı Müslüman devletlerden geri almışlardır.
En sonunda Kastilya ve Leon Krallıkları gibi güçlü İspanyol devletleri ortaya çıkmıştır. 1093 yılında bu ülkelerin kralı olan 6. Alfonso, krallığın güneybatısındaki, yani bugünkü Portekizi kapsayan toprakları Henrique de Borgonha’ya vermiştir ve Portus Cale Kontluğu’nu kurulmasına olanak tanımıştır. Bakın “Portus Cale” ismi bugünkü Portekiz isminin öncüsü gibi adeta… O zamanki Portekiz toprakları, bugünkünün yarısı kadardır ve özellikle ülkenin güney kısımları hâlâ Müslümanların elindedir.
50 yıl gibi bir süre içerisinde bölge ayaklanmalara sahne olmuştur ve 1143 yılında Kastilya-Leon Kralı, 7.Alfonso, Portekiz Kralı 1.Alfonso’nun bağımsızlığını tanımıştır. Dolayısıyla ilk bağımsız Portekiz Devleti 1143 yılında kurulmuştur. Buradan çıkarılacak bir diğer sonuç; İspanya ve Portekiz’in tarihinin, etnik kökeninin birbirinden bağımsız olarak ele alınamayacağıdır. Aralarındaki siyasi çekişmeler sonucu farklı devletler ortaya çıkmıştır. Yüzyıllar süren bu farklı yönetimler de ister istemez kültürdeki ve dildeki ayrılıkları meydana getirmiştir. Nitekim bugün Portekizce ve İspanyolca birbirinden son derece farklı dillerdir. Bağımsız olduktan sonra güneye doğru reconquista hareketini sürdüren Portekiz, yarımadanın en güneyine 1249 yılında inmeyi başararak fetih hareketini tamamlamıştır. Başkent Lizbon’un da fethedilmesinden sonra bölgede bir daha el değiştirmeyecek olan mutlak Hıristiyan egemenliği start almıştır.
İlk kral 1. Alfonso
1900’lere kadar Portekiz:
Bağımsız olmasından sonra modern çağa kadar Portekiz’in hikayesine değinecek olursak; yer yer İspanya ile yaşanan savaşlar dışında ülkenin denizciliğinin epey geliştiğini, coğrafi keşifler konusunda dünyaya ön ayak olduklarını görürüz.
Gerçekten Portekiz Devleti, denizciliğe ve kaşifliğe yaptığı teşviklerle bugün hâlâ derslerimizde gördüğümüz Coğrafi Keşiflerin temelini hazırlamış ve bunun sonucu olarak 200-300 yıl boyunca kolonilerden oluşan müreffeh bir imparatorluk haline gelmiştir. Brezilya, Filipinler, Hindistan, Basra gibi pek çok yer o zamanlar Portekiz İmparatorluğu’nun kolonisi durumundaydı.
1900’lü yıllar ve Cumhuriyetin kurulması:
20. yüzyıla kadar monarşi yönetimiyle var olan Portekiz; kolonilerini birer birer kaybetmesiyle beraber çöküş yaşamıştır. 1910 yılında yapılan Cumhuriyetçi Devrim de o zamanlara kadar var olan yönetim biçimlerinin sonunu getirmiştir. Başka bir deyişle Portekiz; 1910 yılında monarşiden Cumhuriyet rejimine geçmiştir. Aynı zamanda günümüzdeki Portekiz Devleti‘nin kurulması için önemli bir adım atılmıştır.
1926 yılında bölgede sağ eğilimli faşist diktatörlük hüküm sürmüştür. Özellikle 1974 yılında ise solcu bir devrim gerçekleşmiştir. Bu sol devrim önderleri; gerçekten nadir görülen bir kararla o zamanlar hâlâ Portekiz’in sömürgesi olan ülkelere bağımsızlığını ilan etmişlerdir. Böylelikle Portekiz günümüzdeki topraklarına yerleşmiştir ve ülkede demokratikleşme süreci başlamıştır.