Tarayıcıyı Nedir?
Tarayıcıyı Kim Buldu: Tarayıcıyı özetleyecek olursak; posterlerden, fotoğraf baskılarından, dergi sayfalarından ve bilgisayar düzenleme ve görüntüleme için benzer kaynaklardan görüntü yakalayan bir cihazdır. Özellikle elde ettiği bu görüntüleri; png, jpeg, pdf gibi pek çok farklı formata dönüştürebildikleri gibi; kaydetme özelliklerine de sahiptirler. Günümüzde sadece tarayıcıyı olarak veya tümleşik halde yazıcı ve benzer cihazlarla entegre edilmiş şekilde satılırlar.
Bilgisayar tarayıcıları, şuandaki görünümlerine andıran ilk şekillerine 1990’lı yıllarda ulaşmışlardır. Günümüzde her ne kadar dijital cihazlar tarama ve görüntü çıkarma konusunda tarayıcı ihtiyacını azaltmış olsalarda; bilgisayar tarayacılarının özellikle geçmişten gelen bir popülaritesinin olduğunu söyleyebiliriz. Hatta tarayıcılar günümüzde dahi gelişmeye devam etmektedirler. Aynı zamanda atalarının maliyetinin ve boyutunun çok altında, yüksek çözünürlükte çıktılar sunmaktadırlar.
Tarayıcıyı Kim Keşfetti?
Tarayıcılar varlıklarını, telgrafa dayalı bir teknoloji olan telefotoğrafya (zamanın görüntüleme teknolojisi) kavramına borçludurlar. Bu sayede sadece basit metinleri değil; aynı zamanda görüntünün tamamını da iletebilirlerdi. Bu görüntü, çeşitli tonları tasvir etmek için farklı yoğunluklar kullanan radyo ve telefon sinyallerinden oluşmaktaydı.
Telefotoğraf, 20. yüzyılın başlarında normatif hale gelmiştir. 1920 yılında ise; Western Union ve diğer hizmet sağlayıcıların birçok yer de ve şirketlerinde telefotoğrafçıları bulunmaktaydı. Basit kablolar üzerindeki bant genişliği sınırlamaları nedeniyle, telefotoğrafçılar tarafından sağlanan çözünürlük arzulanandan daha fazla sonuç verdi. Ancak bu ilk zamane telefotoğrafçılığında kullanılan ekipmanlar, önemli ölçüde yer kaplıyorlardı. Bunun yanında ağır enerji tüketimine ihtiyaç duyuyorlardı. Günümüzde kompakt şekliyle dikkat çeken ve düz yataklı olan teknolojiler, o zaman için hayal olduğundan, dönemin tarayıcıları tambur tarayıcı şeklindeydi. Bu kısıtlı özellikler her ne kadar büyük başarılara ulaşmamış olsalarda; ilerleyen zamanlarda yeniliğe yol açarak modern faks makineleri ve tarayıcılar için temel oluşturan iki ilgili teknolojinin gelişiminde etkili oldular.
Bir fotosel aracılığıyla zamanın ilk telefotoğrafçılık (belinografi)’nin mucidi Edouard Belin’dir. Bu çalışma aslında temel olarak 1990’lı yıllara kadar kullanımda kaldı. Belin, bu teknoloji üzerinde 1905 yılında çalışmaya başlamıştı. Amacı; resim ve fotoğraf gibi hareketsiz nesneleri bir alıcıya iletmekti. Ancak bu tarayıcılar, özellikle işleme sırasında görüntüyü kayıt altına alamadıkları için tarama işlemi pek mümkün olmuyordu. Ancak Belin’in temelinde yaptığı buluş, her ne olursa olsun, günümüz tarayıcılarının da geliştirilmesine giden yoldu. Zira öyle de oldu; Russell Kirsch, 1957 yılında “fotoğrafların yüzeyleri üzerindeki yoğunluk değişimlerini izlemek” için bir dijital görüntü tarayıcı geliştirdi ve günümüz dijital tarayıcılarının mucidi oldu. Bunun yanında ilk dijital tarama eylemini de gerçekleştiren Kirsch, oğlunun bir resmini tarayarak; bu fotoğrafı, şimdiye kadar iletilen ilk fotogerçekçi görüntüler arasına soktu ve tarihe geçti.
Günümüz Tarayıcıları
Bundan sonraki süreçte, tabaka beslemeli tarayıcılar, seri üretime geçip bu ürünleri yaygınlaştırmanın çözümleri arasındaydı. Zira Microtek, 1985 yılında bu yöndeki ilk atılımını yaparak 300 DPI kapasiteli ve siyah beyaz olan ilk ürününü tanıttı.
Daha sonraki süreçte ise karmaşık mekanik ve düz yataklı özelliklere sahip tarayıcılar tüketicilerin karşısına gelmeye başlamıştı. Özellikle; Acer, Mictorek ve HP gibi şirketler, 1980’lerin sonlarında bu modelleri sunmaya başladılar. Ancak yine de yüksek çözünürlüklü (600 DPI ve üzeri) renkli versiyonların 1990’ların ortalarına kadar popüler olmadığını hatırlatmakta fayda var. 2000’li yılların başında ise teknolojilerin sürekli yükselen ivmesiyle; eski tip tarayıcılar ve buluşlar tarihin tozlu sayfalarında yerini alırken; bunun yanında dijital tarama teknolojisi, akıl almaz boyuttaki gelişimini günümüzde de sürdürmeye devam edecekti.
